bazen bazı insanların sadece var olduklarını bilmek bile yeter.
çoğu düşünce çocuklarda yerleştirilirmiş ya zihnimize subliminal mesajlarla şarkılarla buda bunun gibi bişey sanırım. gitmesekte görmesekte var olduğunuz bildiğimiz bizim olan o köy, gün gelipte yok olup giderse o zaman eksikliğini hissetmeye başlıyoruz hayatımızda özledim diyoruz ne çok severdim diyoruz ağlıyoruz arkasından. aynı vazoyu hep aynı yerde görmek istemenin acizliği diyen şaire hak verircesine o vazo ordayken kafamızı çevirip varlığını farketmiyoruz da kırılınca yokluğundan rahatsız oluyoruz. içimizde bağırıp duran keşkelere inat daha çok bağırıyoruz hayır ben onu çok sevdim diye, sesleri bastırırcasına. sonraysa kendi söylediklerimize herkesden çok inanıp huzurlu yaşantımıza geri dönüyoruz görevini tamamlayıp acısını yeterince çekmiş vakur bir edayla. sahi gerçekten sevdik mi biz o gidenleri, yoksa birer alışkanlık olmaktan öteye gidemediler mi aslında? hayat mıydı bizi bu hale getiren yoksa herşeyin suçlusu biz miydik aslında?kimbilir...
sparkle...
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklımıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı;
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.
Behçet Necatigil
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder